30 Ocak 2010 Cumartesi

Bütün erkekler toplanmış

Bu sabah bizim kızlarla kahvaltıda bizde buluştuk.Sabaha karşı 5'de yatıp sabah saat 7'de kalkmış olmama rağmen ne yorgunluk ne uykusuzluk hissetmeden arkadaşlarımla keyifli vakit geçirdik.Saat 5'e kadar hazırlıkla uğraştığım düşünülmesin çünkü ben başka dostlarımla sohbetteydim o saate kadar.
Çocuklar en çok sosisi sevdi.Aslında yufkalı yaptığım sosisler daha çok seviliyor ama tembellik yapınca böyle yetişmedi:)
Buluşmadan önce "bütün kızlar toplandık" şarkısını söyleriz diyorduk.Fotoğraflara bakarken bütük erkek çocuklar toplandık, diye bu toplantının adını değiştirmemiz gerektiğini düşündüm:))

27 Ocak 2010 Çarşamba

Katre-i mutluluk

Bu aralar yine damlalara takmış durumdayım.Şuan okuduğum iki kitaptan birisi İskender Pala'ya ait Katre-i Matem:)) Matemler bana göre değil o yüzden ben; "katre-i mutluluk" diyorum

Bu fotoğrafı çok sevdim.Sanki damlalarla bağlanmışlar




Tripotumun kızağı kayıp olduğundan zoom objektif ile ancak bu kadar netlik sağlayabiliyorum



Bu fotoğraf net olsaydı ah bir net olsaydı odamın duvarına asardım:)

25 Ocak 2010 Pazartesi

Işıkla Boyama Çalışmaları

Fotoğraf sayfalarında görüp hayran kaldığım çalışmalardan biriside ışıkla boyama tekniğiydi.
Kurs gerçekten çok şey katıyor bizlere.
Tabi iyi bir hocaya sahip olmamızın da etkisi var bunda:)
Çok iyi olmasalarda ilk denemeler için fena da sayılmayan ilk ışıkla boyama çalışmalarımı da gezi fotoğraflarının arasına sıkıştırayım, dedim:)


Karanlık bir odaya, bir kaç ışık kaynağına ( fener, kibrit, çakmak vs..), kumandaya ihtiyacımız olacak bu teknik için.Benim kumandam yoktu.Gezilerden birinde tripotun kızağını da kaybettiğim için tripotum da yoktu.Kitap ve makinanın perdesini en uzun açık konumunu kullanarak çalıştım




En çok bu ney fotoğrafını çekmekte zorlandım.Tripot olsa dert değil kadrajı ayarlamak kolay ama sehpanın üzerinden çekim yaparken kadrajı kısıtlı imkanlarda kullanmak zorunda kaldım:) Bu arada inşallah ney çalmayı öğreneceğim yakın zaman da

Balat

Uzun bir ara verdim bloğu güncellemekte.
İstanbul'da bir çok yer gezdim dolaştım.
Bol bol fotoğraf çektim
Birde anladım yemek tarifi vermek hiç bana göre değilmiş:)
Ne yapayım tarif anlatma konusunda özürlü olduğumu he rfırsatta söylüyorum ben:)
Ben en iyisi yaptığım yemeklerin fotoğrafını çekeyim onları paylaşayım diye karar verdim.

Hangi konu ile yeniden dönüş yapayım, diye biraz düşündüm
Balat ile açılışı yapayım
Devamında Küçük Ayasofya ile devam ederim inşallah




Balat, gidip görülmesi gereken tarihi bir semt.Çok ısrar etmeme rağmen bizimle gelmeyen sevgili oğlum fotoğrafları gördükten sonra beraber Balat'a gidip fotoğraflarını çekmemi istedi:) Ama henüz hava şartlarından dolayı gitmek nasip olmadı...



İstanbul'un en eski semtlerinden biri olan Balat, Haliç'in güney kıyılarında Fener ve Ayvansaray arasında yer alır. Coğrafi konumu, tarihsel özellikleri, demografik yapısı itibariyle Tarihi Yarımada içinde önemli bir yeri olan Balat, Bizans'tan günümüze kozmopolit kültürüyle dikkat çekicidir









Bu tarihi semt bugün Türkler'in yoğunlukta olduğu fakir bir yerleşim bölgesi durumunda. Semtte bugün için azınlık nüfusa rastlamak pek mümkün değil. Eskiden Rum, Ermeni ve Musevilerin yaşadığı ve üç katlı cumbalı evlerde hala ayakta ancak pek çoğu bakımsız. Son dönemlerde ise yapılan restorasyon çalışmaları ile Balart gibi sanat merkezlerine dönüştürülüyor.












Tarih boyunca ağırlıklı olarak Musevilerin, özellikle de "Sefaradim" diye adlandırılan İspanyol Musevileri'nin yaşadığı bir merkez olarak bilinmektedir. Musevilerin dışında Rumlar, Ermeniler ve Türkler de Balat'ta yaşamışlardır. Semtte yaşayan bu dört ayrı grubun dinsel ve kültürel izleri Bizans, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinin küçük birer örneği olarak karşımıza çıkar. Balat'ta özellikle Ortodoks Rumlar'ın kiliselerine, ayazmalarına ve okullarına rastlamak mümkündür.






Yazı kaynağı; http://www.bigglook.com/