16 Kasım 2009 Pazartesi

Aşk kokan şehir


Bu şehir buram buram aşk kokuyor.Hangi yana dönüp baksam uzun zamandır görmediğim sevgiliyi görüyormuşcasına özlem ve sevgiyle ışıldıyor gözlerim.

Ufaklık pazar sabahı uyandığın da karnım, boğazım ağrıyor, diye şikayette bulunarak kursa gitmek istemediğini belirtti:)
Aslın da yok öyle bir rahatsızlığı da bu yaşta çocukları yarış atı gibi koşturup duruyoruz dinlenme ihtiyacı hissediyordu sadece.Ufaklık dershaneyi ben kursu iptal edip yatılı misafirlerimizle birlikte güzel bir pazar kahvaltısı yaptık.Öğleden sonra misafirlerimizi yolcu ettikten sonra oltalarımızı, fotoğraf makinası ve ekipmanlarını aldık Üsküdar sahiline gittik.Biz yola çıktığımızda hava güzeldi.Yolda hava bozuldu.Üsküdar'a ulaştığımızda yağmur damlaları arabanın camına vurmaya başlamıştı.
Vazgeçmedik, ufaklık ile babası  oltaları hazırlayıp boğazın sularına attılar; "rastgele" diyerek:)
Yağan yağmura aldırış etmeden bir elimde şemsiye, diğer elim de fotoğraf makinası ve tripot makinayı sabitlemeye çalıştım.Henüz makinaya bile tam hakim olamamışken şimdi bir de tripot kullanmaya çalışıyorum.İnsan sevdiğine zarar vermekten nasıl korkuyorsa benimde benzer korkularım yüzünden makinayı ve ekipmanlarını kurcalayamıyorum:)

Bir iki saat takıldık
Yağmur damlaları altında ıslandık
Bir kaç kilo levrek parasını boğazın sularına attık:)
Günlük koşturmacalardan uzak aşk kokan şehrin güzelliğinde ruhumuzu ve bedenimizi dinlendirip evimize döndük.



Bu manzara karşısında oturanlar şanslı azınlıktan oluyorlar.Her gün bu manzara karşısında dost yüzlerle sohbet edebilmek, oturup bir fincan kahve yudumlamak yada çıkıp yürüyebilmek kaç insana nasip oluyor ki?Olmuşsa bizlere nasip elhamdulillah bu manzara karşısında oturanlar kadar olmasa da şanslıyız demektir:)


Yağmur damlalarının oluşturduğu su birikintilerinden yansıyanlar gerçekten çok güzel görüntüler elde etmemize imkan sağlıyor.Bir taşla iki kuş vurmuş oldum bende "doku" ödevi için kabul edilebilir bir kare ama baklım hoca ne diyecek...

Bu da annesinin yakışıklı oğluşu...Gün içinde ihtiyaç dahilinde bakkala göndermemiz gerektiğin de; yapın bir çocuk daha, kurtarın beni bu eziyetten, diye isyan ediyor evin ufaklığı olmaktan.Abisini kıskanıyormuş sırf bu yüzden:)

Bu da doku ödevi için çektiğim karelerden birisi.Ama hoca tamam güzel bir doku ama neye ait olduğu belli olmuyor, diye kabul etmeyecek olsa da ben beğendim bu ilginç fotoğrafı
İnsanın hayal dünyasını zorlamıyor mu?

Büyükşehir, Boğazın ışıklandırmasıyla ilgilenmesi gerekiyor herhalde.Sağdaki lambalardan bir kaçının yanmadığını fotoğrafı düzenlerken farkettim:)

Nasıl becerdim bilmiyorum ama köprünün  arka tarafta görünmesi hoş olmuş


İşte ilginç doku fotoğrafının bütün hali de bu.Ne olduğunu merak edenlere yan yana gösteririz hocam, diyeceğim:)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder